Sayfalar

31 Ağustos 2013 Cumartesi

''YA BASTA'' TRİBÜNDEKİ YERİNİ ALDI


YA BASTA

1461 Trabzonspor - Adana Demirspor Kadrolar


Published with Blogger-droid v2.0.10

MERSİN İDMAN YURDU - KARŞIYAKA MAÇINDAYIZ


3.HAFTA MAÇLARINDAN BİR TANESİ DE MERSİN İLE KARŞIYAKA ARASINDA OYNANACAK...
MAÇ SAAT 20:00'DE BAŞLAYACAK..WEBTV CANLI YAYINLAYACAK..
AKSİLİK ÇIKMAZ İSE AKŞAM KARŞIYAKA TRİBÜNLERİNDE OLACAĞIM..



1461 TRABZONSPOR - ADANA DEMİRSPOR (16:00 TRT 1)

GEÇEN YILIN PLAY OFF MAĞDURU , TRABZONSPOR 2. TAKIMI NİTELİĞİNDE OLAN 1461 TRABZONSPOR İLE KARŞILAŞIYORUZ...
GEÇEN YILKİ TEKNİK DİREKTÖRLERİ REŞİT AKÇAY TRABZONSPOR'UN BAŞINA GEÇTİ..
TAKIMDAN AYRILIRKENDE YANINDA FATİH , CANER, YUSUF , KADİR VE ABDULKADİR GİBİ ÖNEMLİ İSİMLERİ DE YANINNDA GÖTÜRDÜ..

TAKIMIN BAŞINDA BU SENE KADRİ ÖZCAN BULUNUYOR...
KADROSUNA TRABZONSPORDAN KİRALIK 10 OYUNCUSU BULUNUYOR...
JEBRİN , OKTAY , BARIŞ VE GÖKSU DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN OYUNCULAR..
LİGİN İLK MAÇINDA KENDİ SAHASINDA FETHİYESPOR'U 3-2 YENEN 1461 , GEÇEN HAFTA DEPLASMAN DA DENİZLİSPOR'A MAĞLUP OLDU...
MAÇ SAAT 16:OO£DA TRT 1'DEN CANLI YAYINLANACAKTIR...

30 Ağustos 2013 Cuma

Taksim Pankartına ilk ceza geldi : ADANA DEMİRSPOR

HABER EĞER DOĞRUYSA ADANA DEMİRSPOR - GAZİANTEP BEL. MAÇINDA BİR BAYAN TARAFTARIMIZA DİRENİŞLE İLGİLİ PANKARTINDAN DOLAYI CEZA VERİLMİŞ...

Haber şöyle:
Pankart cezası ise Adana’da Adana Demirspor ile Gaziantep Büyükşehir Belediyespor arasında oynanan müsabakada kesildi. Edinilen bilgilere göre; ismi açıklanmayan bir kişi stadyuma “Her yer Taksim her yer direniş” pankartı ile giriş yaptı. Maçın ilerleyen bölümlerinde ise hazırladığı pankartı açtı. Bunun üzerine sahada bulunan gözlemci polisler, söz konusu şahsı hemen gözaltına aldı. Olayla ilgili olarak da spor savcısına bilgi verildi. Yapılan işlemlerin ardından Adanaspor taraftarı olduğu öğrenilen kişiye seyir yasağı getirildi. Bu karar Türkiye’de stadyumlarda açılan yasa dışı pankarta verilen ilk ceza oldu.
http://www.zaman.com.tr/spor_statta-pankarta-ilk-ceza_2126782.html

TUTUKLU ALTAY TARAFTARINDAN MEKTUP VAR


GEZİ EYLEMLERİ SIRASINDA GÖZALTINA ALINIP TUTUKLANAN ALTAY TARAFTARI ÇAĞLARDAN MEKTUP VAR
Merhaba Fedai Abi,
Nasılsın? İyisindir umarım. Ben gayet iyiyim. Daha iyi olabilmek için çabalıyorum işte. Arada sırada umutsuzluğa düşsem de sizin gibi dostların yanımda olması bana güç ve moral veriyor.
Açıkçası ben de seni isminden tanıyamadım ama eminim görsem kesin tanırım diye düşünüyorum. Uzun yıllar açık tribünde maç izlemiştim sima olarak tanırım bence. Sana biraz mahkeme süreci, tutukluluk ve hapishane sürecini anlatayım istersen. 20 Haziran günü sabah 6’da terörle mücadele polisleri evimi bastı. Sayılarını hatırlamıyorum. Kalabalıklardı epey. Kapı önünde en az 7-8 araba vardı. Evde arama yaptılar. 1 tane kitap, 2-3 tane yasal dernek tarafından basılan kitapçık bir de bilgisayar hard disk’imi aldılar. 3 gün Bozyaka TEM şubesinde kaldım. 23 Haziran’da mahkemeye sevk edildik. Evimden alınan kitap ve kitapçıklar o gün bana teslim edildi, hard disk de incelendikten sonra yaklaşık 1 ay kadar sonra aileme teslim edilmiş. Ne arıyorlardı bilmiyorum ama hard disk’ten filan bir şey bulamadılar. Ben o gün öğrendim. Meğer bir terör örgütü üyesiymiş. Emniyette saçma sapan sorular sordular. Mesela üniversite okumamama rağmen bana “Örgütün üniversite faaliyetleri hakkında bilgi veriniz” gibi bir soru soruldu. Adliye’ye geldiğimizde savcı bana bir fotoğraf gösterdi. Ağzı yüzü kapalı bir adam. Kim olduğu belli değil. O kişi meğer benmişim. Zaten fotoğraf yandan çekilmiş yani düzgün bir fotoğraf değil. Bir de ben Gezi Parkı eylemlerinden dolayı alındım sanıyordum. Pek öyle değilmiş. Katıldığım yasal, emniyet tarafından izinli eylemleri sanki “suç” işliyormuşum gibi gösteriyorlar. Mesela “1 Mayıs’a niye katıldın” gibi absürt sorular geldi. Sanki 1 Mayıs’ı ben resmi tatil ilan etmişim gibi. Bunun gibi bir çok eylem, basın açıklaması vs. var. Yani garip bir mesele hem bu eylemlere izin veriyorsun, hem belli bir mesafede eylem için “güvenlik önlemi” alıyorsun, hem oradakileri – mademki kanunsuz eylemler bunlar – uyarmıyorsun ama sonra gözaltına alınınca karşına çıkıyor bunlar. Dedim ya garip. 
Daha sonra hakim karşısına çıktık ve ben o an tutuklanacağımı anladım. Hakim doğru düzgün yüzüme bakmadı bile. Diğer arkadaşlar için de durum aynı tabi. Ve yanılmadım 2 aydır bu cezaevinde F tipi koşullarında ağır tecrit altında yaşıyorum. 14 adım uzunluğunda 7 adım genişliğinde bir havalandırmamız var. Burada kutu gibi yerde yaşıyoruz anlayacağın ama hiç sorun değil bunlar. Benim en çok zoruma giden bu adaletsiz durum. Bizim iddiayı “terör örgütüne üye olmaktan”, “örgüt üyesi olmamakla birlikte, örgüt adına suç işlemek” olarak değiştirdiler sonra. İddiaysa 3 Haziran günü bilmem ne bu örgütü Gezi Parkı’na katılın diye internet sitesinden açıklama yapmış. Ben bu siteyi ilk kez emniyette öğrendim. Zaten hard disk incelemesinde bu siteye girdiğime dair bir şey bulamamışlar ama işin en garibi açıklama ayın 3’ünde yapılmış ben ayın 1’inde eyleme katıldım. Zaten İzmir’de polisle çatışmalar 31 Mayıs, 1 Haziran ve 2 Haziran tarihlerinde yani yine denk gelmiyor açıklamayla. Küçücük kız çocuklarına tecavüz edenleri “kendi rızası vardı” diyerek serbest bırakan zihniyet bizim eylemlere kendi irademizle katıldığımız hususuna inanmak dahi istemiyor.
İşte böyle abiciğim. Hukuksuzluk, haksızlık diz boyu. Ben ne bir ilkim ne de son olacağım. Daha binlerce kişinin başına gelecek bunlar. Benim için yaptıklarınız beni hem duygulandırdı hem de çok sevindirdi. Bir kez daha Altay’lı olduğum için gurur duydum. Burada gazetelerle elimden geldiğince takip ediyorum zaten. Umarım yıllardır beklediğimiz şampiyonluk bu sene gelir. Bu arada mahkeme tarihimiz 10 Eylül saat 10.30’da. Bütün arkadaşları o gün adliye önünde görebilirsem çok mutlu olacağım. Bütün arkadaşlara benden çok selam söylersin abiciğim. Kendine çok iyi bak.
Çağlar Korkut 

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI



Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Mütarekesi ve Sevr Antlaşmasıyla yurdumuz tamamen elimizden alınıyor, vatanımızda hür olarak yaşama hakkımıza son veriliyordu. Yüzyıllardır üzerinde bağımsız olarak yaşadığımız bu topraklar düşmanlara veriliyor, bizim de bunu kabul etmemiz isteniyordu.

  
 Türk milletinin bu durumu kabul etmesi elbette mümkün değildi. 19 Mayıs 1919'da Atatürk'ün Samsun'a çıkmasıyla, lideriyle kucaklaşan Anadolu, Atatürk'ün önderliğinde Kurtuluş Savaşı'nı başlattı. Amasya Genelgesi'nin yayınlanmasının ardından Erzurum ve Sivas Kongreleri yapıldı. Daha sonra 27 Aralık 1919'da Ankara'ya gelen Atatürk, 23 Nisan 1920'de TBMM'yi kurdu. Böy-lece hem memleketin yönetimi halkın iradesine verilmiş oluyordu. Hem de Kurtuluş Savaşı'nın merkezi Ankara oluyordu.
   
TBMM meclisi yaptığı görüşmelerde yurdun durumunu ve kurtuluş çarelerini aradı. "Misak-ı Millî sınırları içinde vatanın bir bütün olduğu ve parçalanamayacağı görüşü"nden hareketle, düşmanla mücadele kararı alındı. Oluşturulan düzenli ordularla savaşa girildi. İlk başarı, Doğu'da Ermeni çetelerine karşı kazanıldı. Daha sonra, Batı cephesinde, Yunanlılarla, I. İnönü ve II. İnönü Savaşları yapıldı. Bu savaşların kazanılmasıyla Yunanlılar'a büyük bir darbe indirilmiş oldu. Bunun üzerine Yunan ordusu yeniden saldırıya geçti. Saldırı üzerine Mustafa Kemal, or-dularına: "Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. Bu satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz." emrini verdi.
   
Türk askeri, büyük bir azim ve fedakârlıkla bu karara uydu. 23 Ağustos ve 12 Eylül 1921 tarihleri arasında yapılan Sakarya Meydan Muharebesiyle, Türk milleti 1699 Karlofça Antlaşmasından beri ilk defa toprak kazanmaya başlıyordu. Sakarya Savaşı, Türk milletinin savunma durumundan taarruz durumuna geçtiği önemli bir savaş olarak da tarihe geçti. Bu zafer sonunda, TBMM tarafından, Mustafa Kemal'e "gazi" unvanı ve "Mareşal" rütbesi verildi.
   
Türk tarihinin dönüm noktalarından biri olan Sakarya Savaşı'ndan sonra, büyük bir taarruzla düşmanı tamamen yok etme kararı alındı.
1922 yılı Ağustosuna kadar, hazırlıklar tamamlandı. Güneydeki Türk birlikle-ri, büyük bir gizlilik içinde Batı cephesine kaydmld". İstanbul'daki cephane depolarından silah ve cephane kaçırıldı. İtilaf Devletleri tarafından tahrip edilerek kullanılmaz hâle getirilen toplar onarıldı. Yeni silâhlar satın alındı. Ordumuza taarruz eğitimi yaptırıldı. Bu hazırlıklardan sonra, Gazi Mustafa Kemal'in başkomutan-lığını yaptığı ordumuz, 26 Ağustos 1922'de düşmana saldırdı. Bir saat içinde düşman mevzileri ele geçirildi. 30 Ağustos'ta düşman çember içine alındı. Sağ kalanlar esir alındı. Esirler arasında Yunan Başkomutanı Trikopis'te vardı.
Bu savaş, Atatürk'ün başkomutanlığında yapıldığı için Başkomutanlık 
Meydan Muharebesi olarak adlandırıldı.
  
 Büyük Tarruzun başarıyla sonuçlanmasından sonra düşman, İzmir'e kadar takip edildi. 9 Eylül 1922'de İzmir'in kurtarılmasıyla yurdumuz düşmandan temizlenmiş oldu. Hain düşmanın, haksızca ve alçakça işgaline "dur" diyen ve kanımızın son damlasını akıtmadan yurdumuzu bırakmayacağımızı dünyaya ispatlayan bu büyük zaferi her yıl, 30 Ağustos günü, bayram yaparak kutluyoruz.

29 Ağustos 2013 Perşembe

TOPTAN DAĞITILAN KOMBİNE BİLETLER


Sarıçam Belediye Başkanı Ahmet Zenbilci : 30.000 TL
Seyhan Belediye Başkanı Azim Öztürk : 112.500 TL
Çukurova Belediye Başkanı Yıldıray Arıkan : 100.000
Yüreğir Belediye Başkanı Mahmut Çelikcan : 50.000

Yukarıdaki bu belediyeler Adana Demirspor'dan yazan miktarlar kadar kombine bilet aldılar..
Belediyeler haricinde toplu şekilde bilet alan bazı işadamları da oldu...
Hepsi Demispor'a destek için aldılar buna eminiz...
Ondan hiç şüphemiz yok...
Bu kombine alımları neredeyse her yıl olur...
Halkın oylarıyla belediye başkanlığı yapan kişiler , şehrimizdeki 2 kulüpten de kombine bilet alırlar..
Peki destek amaçlı alınan bu kombinelerin takımlara yaptığı etki olumlu mudur , olumsuz mudur?
Olumlu tarafı etki hızlı bir nakit giriişi oluyor kulübe.
olumsuz taraflarını ise saymakla bitiremeyiz...

Belediiye başkanı aldığı onca kombineyi acaba kimlere dagıtıyor..
Ömründe Demirspor maçıan gitmeyen kişiye bilet vermek ne kadar doğrudur..
Bu dağittıgı kişiler gerçekten Adana Demirsporlu mu...
Kulubümüz taraftar olaylarından dolayı her yıl milyarlarca TL ceza ödüyor...
Yada bedava verilen kombineler yüzünden bu cezaları yemek zorunda bırakılıyor...
Demirsporla hiç bir alakası olmayan kişiler sırf ellerinde biletleri var diye maçı izlemeye geliyorlar ve
en ufak bir kötü sonuçta yada hakem hatasında küfür hakaret ve koltuklar havada uçuşuyor...
Sonra takımıza ceza geliyor ve sezon başı toptan halde satılan kombineler (gelir) bir maçla birlikte yok oluyorlar..

Birde işin şu boyutu var..
Yöneticilerde bazen hadlerini aşarak taraftarlarımız takımımıza destek yerine zarar veriyorlar bile diyebiliyorlar.
Sen önce kimlere bilet verdiğini bil , sonra da taraftarı eleştirme hakkına sahip ol..
Sezona başlarken etrafa hoyratça dağıtılan kombineler , san sezon içinde zarar verecekse hiç dağıtma ve bu biletleri belediye başkanlarına toplu halde satma...
Bu uygulanan politikalarla birlikte kulüpler hiç bir şekilde kara geçmiyorlar..
Zaten Demirspor'u tutan adam gider biletini alır izler maçını..
Sen bilet dağıtarak takıma katkı sağladıgını düşünüyor olabilirsin ama işin gerçek yüzü hiç de öyle görünmüyor..

SON OLARAK DA
Kurumsallaşma yada şirketleşme lafları dönüyor ortada bunlar gelişen futbol pazarının kaçınılmaz gelişmelerinden bazılarıdır.
Ne kadar karşı olsak da bu adımların önüne geçmek yakın bir zaman sona imkansız hale gelecektir..
Oyunun kurallarını belirleyen kuruluşlar kulüplere bu yükümlülükleri de uygulatacak..
Uygulamak istemeyenler olursa tarihin tozlu sayfalarına yol alacak...
istesek de istemesek de oyunu kuralına göre oynamak zorundayız...

27 Ağustos 2013 Salı

PTT 1. LİG 3. HAFTA CANLI YAYIN PROGRAMI

31.08.2013 CUMARTESİ

16:00 : 1461 Trabzon – Adana Demirspor  (TRT-1)
20:00 : Gaziantep BBSK – Boluspor (TRTSPOR)
20:00 : Mersin İdmanyurdu – Karşıyaka (WEB)

01.09.2013 PAZAR

17:00 : Balıkesirspor – Denizlispor  (TRTSPOR)
20:00  : Adanaspor – Manisaspor (TRTSPOR)
20:00 : Bucaspor – TKİ Tavşanlı Linyitspor (WEB)
20:00 : Samsunspor – Fethiyespor (WEB)
20:00 : Şanlıurfaspor – FV Kahramanmaraşspor (WEB)

02.09.2013  PAZARTESİ

20:00 : Ankaraspor – İstanbul BBSK (TRTSPOR)

26 Ağustos 2013 Pazartesi

GERÇEK ÇARŞIDAN GEZİ PARKI AÇIKLAMASI


Beşiktaş'ın sembol isimlerinden Alen Markaryan, 'Bugüne kadar, insanlık adına sosyal mesajlar verdik. Beşiktaş'ı seven tribünde siyaset yapmaz' demişti...
http://www.tribundergi.com/haber/alen-markaryan-carsi-gezi-parki-nda-olmamaliydi

gerçek ÇARŞI BUNA YANIT VERDİ:



Çarşı grubunun “gerçek” sözcüleriyle, en doğru yerde Beşiktaş çarşı içinde buluşup siyah beyaz bir yolculuğa çıkıyoruz. Gezi Direnişi’nde Beşiktaş bayrağının altından hiç ayrılmayan, olaylar biraz durulduğu anda ise gözaltına alınan Cem Yakışkan sorularımızı dik duruşundan hiç ödün vermeden yanıtlıyor. Onun sözü bıraktığı yerde, iki “çarşı çocuğu”, Önder Abay veTuncer Döğer boşluğu dolduruyor.
Çarşı tribüne siyaset karıştırdı diyenlere cevabınız nedir?
CY: Biz siyaset yapmayandan korkarız. Çünkü siyaset bir yaşam biçimidir. Yolda yürümemiz, arkadaşlarımızla konuşmamız, işyerindeki ilişkimiz hep siyasetle bağlantılıdır. Evet biz siyaset yapıyoruz. Onlar ise politikayla uğraşıyorlar. Tribüne siyaseti karıştırdığımızı söyleyenler, esas olarak karşı duruşumuzdan ve muhalefetten korkuyorlar. Biz yola bir parti bayrağı alıp düşmedik bazılarının yaptığı gibi. Rantla, tezgâhla işimiz olmadı. Kimilerinin nerelerden geçimlerini sağladıklarından da haberdarız, bana açık açık söyletmesinler.
ÖA: “Aslında muhalif olma” demeye çalışıyorlar. Bunun söylerken bile siyaset yaptıklarının farkında değiller. “Bizim siyasetle işimiz olmaz” diyen “sözüm ona Çarşı sözcülerinin” haberleri ve röportajları çıktı bazı gazetelerde. Bunlara gülüp geçiyoruz. Ama çok da garipsiyoruz. Kendilerini komik durumlara düşürüyorlar. Bu işler, Kazlıçeşme’de siyah beyaz bayraklara “Times New Roman” karakteriyle “Çarşı” yazmaktan farksız. Kendilerinin bile inanmadıkları şeyleri doğruymuş gibi piyasaya sunmaları çok tuhaf oluyor. 1980 yılından bu yana gelen bir gelenek, bir tarz, bir tavır var. Bir şey yapıyorsun, bari doğrusunu yap da karikatürcülere malzeme olma.
TD: Uzun yıllardır, yanı başımda olan arkadaşlarımla kavga bile etmediysem, bu siyaseti doğru kullanabiliyor olmaktan kaynaklanıyordur. Biz politikadan anlamıyoruz ama siyaset yapıyoruz. Yapmaya da devam edeceğiz. Kimse karışmasın, kimse bizi susturmaya çalışmasın. Biz siyaset yaparız. Bizi susturmaya çalışanlar dezenformasyon yaratma peşindeler.
Çarşı nasıl organize oluyor?
CY: İnce ince bir plan yapma durumu yok. Bu Çarşı’nın doğasında var. Çarşı çok çabuk refleks gösteren bir grup. Taksim Direnişi’nde de böyle oldu. Çocuklar Gezi’de olanları haber alıp Kazan’da toplanmışlar. Ayağımda terlikle gittim. Zaten insan sayısı beş yüzü bulmuştu. Ara sokaklardan Taksim’e çıkmaya karar verdik. Osmanbey’e ulaştığımızda sayımız 15 bine ulaşmıştı. Böylece, direnişe dahil olduk. İlk günden son güne kadar da kaldık.
ÖA: Çocuklar uyurken susulur, ölürken değil. Haksızlığa karşı birlik olmak Çarşı ruhudur. Biz tribünden alışığız bazı şeylere. Biber gazıyla içli dışlıyız. Normal insanlardan daha az etkileniyoruz açıkça. Tribün çocuğu daha dayanıklı. Gezi’yle başlamadı mücadele. Daha öncesinde 1 Mayıs vardı. Orada da çok biber gazı yedik. İnönü’nün kapanacağı son günü de yok yere zehir ettiler bize.
TD: Gezi Direnişi sırasında bayrağı olan tek grup bizdik. Flamayı gören geldi. O bayrak oradan dönmedikçe, kimse de geriye dönmedi. Aksine her geçen gün daha kalabalık olduk. Bir vicdan meselesi bu.
Vicdan neyi ifade ediyor Çarşı için?
CY: Bir insan akıllı olmayabilir, yetenekli ve becerikli olamayabilir ama vicdanlı olmak zorunda. Ben vicdanlı insanla korkmadan, çekinmeden arkadaşlık yaparım. Vicdanlı olan adamdan kimseye zarar gelmez. Çarşı’da da böyle bir ruh hali bulunuyor işte. Bizim haksızlıklara karşı anında gösterdiğimiz bir refleks var. Van’da deprem olduğunda, tribünden bir TIR’ı doldurabilecek kadar malzemeyi üstümüzden çıkarıp fırlatabiliyoruz. Bayramlarda çocuklara giysi dağıtmaktan mutluluk duyuyoruz. Gözlerdeki ışığı görmek bize yetiyor.
ÖA: Ortada duran haksızlıkları, çarpıklıkları görüyoruz. Biz sadece taraftar değil, Beşiktaştaraftarıyız. Anında da tepkimizi koyuyoruz.
TD: İnsanlar, yanlarında olmamızdan mutlu oluyorlar. Bu bize daha büyük şevk veriyor. Bu nedenle “daha çok yere ulaşmamız lazım” diye düşünüyoruz.
Zulüm görenin yanındayız
Çarşı’nın bu karşı olma hali nasıl gelişti?
CY: Buradaki herkes semt kültürüyle büyüdü. Bu başka bir şey. Biz apartman çocuğu değiliz. Sokakta büyüdük. Düşeni kaldırmayı öğrendik. Bizi fırına yolladıklarında iki ekmek aldırırlardı. Çünkü birini eve gelene kadar sokakta paylaşırdık. Herkes ucundan bir parça koparırdı. Paylaşmayı da burada, bu mahalle kültürüyle büyüdüğümüz için öğrendik.
ÖA: Eşitlik formadan geliyor. Beşiktaş formasının eşitleyici bir özelliği var. Kendi kimliğini umursamayan bir taraftardan söz ediyoruz. Popüler kişiler var aramızda. Fakat onlar daBeşiktaş formasını giydiğinde kimliklerini, unvanlarını çıkarırlar. Zeki Demirkubuz’a, Emrah Serbes’e locada, formasız maç seyrettiremezsiniz mesela. Beşiktaş alçakgönüllü bir yaşam biçimini öğretir. Bizde “yaratılmak istenen” alışılmış bir ağabey kültürü olamaz. Bizde sen ben de yoktur, Beşiktaş vardır. Bu bazı formaların da üzerinde yazar. Semtte, üzerinde Beşiktaşformasıyla terbiyesizlik yaptırmazlar adama. Önce o formayı çıkar derler. Bunların hepsi dayanışma kültürüyle yakından ilişkili. Çarşı’nın solcu oluşu da buradan geliyor zaten. Vicdanla alakalı. Biri öldüğünde bir şey söylemen lazım, susmaman lazım. Biz de asla susmuyoruz. Formanla haykırıp, formanla konuştuğunda da başka bir şey oluyor.
TD: Aklımıza ve ruhumuza hitap etmeyen şeye karşı olmayı birlikte, bu semtte yaşadık, öğrendik ve uyguladık. Zulüm gören kimse onun yanındayız. Bizi farklı yerlere koyamazlar. Biz buna karşıyız.
Çarşı boyun eğer mi?
CY: Deplasmana giden, satırları göze alanlar kuru tehditlerle yılmaz. Taraftar sadece taraftar değildir. Mahalledeki işsizdir, çalıştığı yerde tacize uğrayan kadındır, sokakta horlanan ötekidir. Bunların hepsinin tepkisini taraftar kimliğinde verir. Sen halkın elinden “rahatlama özgürlüğünü” alamazsın. Bu ters teper.
ÖA: Siyasetçilerin, özellikle de iktidarın bizi rakipleri olarak görmesi çok tuhaf. Bu durum daha fazla körüklüyor her şeyi. Bizi öldürdün, gözümüzü çıkarttın, kafamızda bombalar patlattın. Geri gitmedik işte. Akaretler’deki direnişte, gece yarısı mola işareti yaptı çocuklar. Bunun anlamı çok açıktı. Biz size semti vermeyiz, burdan ayrılmayız, bari biraz dinlenelim.
TD: Beşitaşlı bir kız formasıyla polisin karşısına geçip “Sen şehit olduğunda ben ağlıyordum ama...” demişti. Bizi muhalefet yapmayalım, maçlara gitmeyelim diye engellemeye çalışıyorlar ama yılmayız. Siz gece üçte Van’a maç koysanız da biz orada olacağız.
Gezi Direnişi’nde Çarşı ön saflarda yer alarak bir fenomen oldu. Yaşadığınız farklı olaylardan söz eder misiniz?
CY: O kadar çok şey var ki. Çok acı duyduğumuz, çok kızdığımız şeyler de var aslında. Polis üstümüze “Allah Allah” diyerek koştu. Ne oluyor ya, biz kimiz, siz kimsiniz? Palalı saldırganlar mesela. Bizim semte pala ancak bıyık modelidir.
ÖA: Nişantaşı’ndaydık bir gece. 20-30 kişilik bir grupla en önde duruyoruz. Bir ara çok yorulduk. Sabaha karşıydı. Bir TOMA gelirken geri çekildik. Bu arada güzel, sarışın, şıkır şıkır bir abla geldi. “Arkadaşlar, sadece bir TOMA geliyor, bundan kaçılır mı?” dedi. Herkes birbirine baktı ve durdu. Mecburuz yani, nereye kaçacaksın o saatten sonra. O da bize umut verdi.
TD: Oturduğu evin 5 bin dolar kirası var. Hayatta hiçbir ekonomik kaygısı yok. Ama geliyor kapri şortla TOMA’nın önünde duruyor. Sağ olsun, bizi yan yana getirdi iktidar, barışmamızı sağladı. Bunlar da bize umut verdi.
Hepimiz Davulcu Vedat’ız
Cevabını bildiğimiz bir soru bu aslında ama yine de yanıtlamanızı isteyelim... Davulcu Vedat kim?
CY: Yoldadır, gelir birazdan. Tribündeki herkesin davul çalmışlığı vardır bir vakit.
ÖA: Çarşı’nın zihninin kıvraklığıdır Vedat. Herkesin aklının çalıştığı yerde duran kişidir o. O anda, o kadar hızlı refleks vermek... İşte bu Çarşı’nın farkıdır, kimseye nasip olmaz.
TD: Hepimiz Davulcu Vedat’ız.
Çarşı’nın yaratıcılığı nereden geliyor peki?
CY: Davulcu Vedat’tan işte.
ÖA: 13 yaşında bir çocuk geliyor, “süper bir fikrim var” diyor. Biz onu dikkate alıyoruz. Herkesi dinliyor, ortak bir karar veriyoruz.
TD: Ne deniyor bizim için? “Hepsi okumuş çocuklar.”
Çarşı’ya üye olmanın şartları nedir?
CY: Çarşılıyım dediğiniz anda Çarşı’dansınızdır. Kendinizi ait hissettğiniz anda buradasınız. Çarşı’yı biz kurduk ama bizim babamızın malı değil. Beşiktaş başkanı çıkıp, “Çarışı bir taraftar grubudur, alt kimliktir” diyor. Kardeşim “Biz üst kimliğiz” demedik ki. Bizim için önemli olan Beşiktaş.
ÖA: Her şeyden önce Beşiktaş bir markadır. Ama ne yazık ki kulüp yıllardır acemi ellerde yönetiliyor.
TD: Biz taraftar grubu olarak her türlü yanlış uygulamanın karşısındayız. 110 TL’ye forma satılmaz. İşçi bir baba, asgari ücretle nasıl alacak o formayı oğluna.
Arkadaşını satamazsın
Çarşı içerisinden çıkan bazı isimler, kolektif ruhu dikkate almadan bağımsız röportajlar veriyorlar. İktidara yakınlaşmak gibi bir niyetleri var. Hemen aklıma Alen Markaryan geliyor mesela...
Sene 1996’ydı. İnönü Stadı’nın kapalı tribününde bir set var o zaman. Bütün Çarşı o setin üzerinde. Emniyet dedi ki: “Bu iş böyle olmaz, bir sözcü seçin, setin üzerine o çıksın.”Çarşı çok kimlikli bir yapı. Alen Ermenidir. Bu mozaiği göstermek adına “Setin üzerine Alen çıksın” dedik. Alen’i çıkarma sebebimiz de bu zaten. Oysa bu işi ondan çok daha iyi yapabilecek insanlar vardı. Alen kendisini çok zeki, nitelikli filan zannediyor. Yazar oldum havasında. Hatta Beşiktaş’a yönetici de olacağım diye dolaşıyormuş. Öyle hayallere kapılmasın. Onu kimse yönetici yapmaz. Önce de biz izin vermeyiz. Beşiktaş o kadar küçük değil. Biz Alen’i çıkararak bir mesaj vermek istedik. Bunu da herkes anladı. Ama gördük ki Alen bazı şeyleri iyi algılayamamış. Geçen gün bir gazetede röportajı çıkan arkadaş da kendisinden kurucu üye olarak söz etmiş. Çarşı’yı 1982 yılında Ercü, Optik ve ben birlikte kurduğumuzda bu konuşan arkadaşlar yeni doğmuştu henüz. Bizden duyduklarını anlatıyorlar. Hiç kimseyi kandırmaya kalkmasınlar, komik duruma düşüyorlar. Ne yazık ki Çarşı ruhunu anlamamış bu arkadaşlar. Kavgada arkadaşını bırakıp kaçamazsın. Kendi kişisel çıkarların için kimseyi satamazsın. Biz böyle öğrendik.
‘Çok da masum değiliz’
Cüce Ayhan, Spastik Erol, Parlak Serkan, Koko Cahit, Denyo Yılmaz, Morgöz Selçuk, Deve Erol ve diğerleri... Beşiktaş semti, Çarşı bayrağının üzerine namıyla yaşayanların ve namıyla anılanların yazıldığı yer. Pek çok hikâye var. Çarşı’nın kurucularından Cem Yakışkan “O kadar da masum ve iyi değiliz” diyerek anlatıyor bunlardan birini:
“Bir deplasmana gidiyoruz. Rahmetli Optik Başkan’ın kafası iyi. Koko Cahit yerden bir taş bulmuş, Optik’in kafasının güzelliğini kullanıyor. ‘Bu taş’ diyor ‘öyle güzel taş, böyle güzel kafa yarılır bununla.’ Sonunda taş, başkanın içine sindi ve onu büyük bir paraya satın aldı.”
‘Burada öleceğiz’
Cem Yakışkan’ın hali hazırda sahibi olduğu mekânda Fener tribününden namı diğer Pepe Metin oturuyor. Bu nedenle söz Çarşı grubunun diğer takım taraftarlarıyla olan ilişkilerine geliyor.
Ben bu semtte doğdum, bu semtte büyüdüm, inşallah da bu semtte öleceğim. Biz semt insanının kendi arasında kavga etmesini istemedik. Beşiktaşlının diğer taraftarlarla kavga etmesini de önlemeye çalıştık. Aileler gönül rahatlığıyla çocuklarını maça göndersin diye uğraştık. Bunun için 1996 yılında diğer tribün liderleriyle oturup barış yaptık. Bu yazılı bir anlaşma değildi. Bir söz verdik ve bu sözden geri dönmedik. Bizim verdiğimiz sözler hiçbir zaman havada kalmaz. İşte bu yüzden severler bizi. Yanlış yapmayız çünkü. Bunu bizim tribün taraftarı kadar Fenerliler, Galatasaraylılar da bilir. Severler sayarlar bizi. Saygı da sevgi de korkuyla yaratılmaz. Bizi kimsenin sevip saymasını da önemsemeyiz aslında. Biz nerede durduğumuzu biliyoruz. Kendimizin farkındayız çünkü.”
Erk Acarer

ADANA DEMİRSPOR 4 - GAZİANTEP BEL. 1

JUNİNHO 2 GOL
YİĞİTCAN
ROSTAND

25 Ağustos 2013 Pazar

ADANA DEMİRSPOR TRİBÜNLERİNDEN TAKSİME DESTEK







CEZAMIZ NEDENİYLE SADECE BAYAN VE ÇOCUK TARAFTARLARIMIZIN OLDUĞU GAZİANTEP B.Ş. BELEDİYESPOR MAÇININ 34. DAKİKALARINDA  TAKSİM DİRENİŞİ UNUTULMADI...


24 Ağustos 2013 Cumartesi

Metin Kurt : "Futbol arsada güzeldir, borsada değil"


Futbolda hakkını arayıpta yalnız düşen  , hatta takımdan kovulan ama mücadelesinden vazgeçmeyen , futbolcuların da insan ve onlarında haklarının oldugunu savunan yegane kişilik..
Sessizliğe ve Haksızlığa karşı tek başına bir çığlık olmuş kişi..
Futbol borsa düzenine karşı gelen , halka yakın olmak için Sol çizgide futbol hayatını devam ettiren kişi..
SENİ UNUTMAYACAĞIZ...
UNUTTURMAYACAĞIZ..

ŞEHRİN ASİ KIZLARI STADA


Pazar günü Gaziantep belediyespor ile oynayacagımız 2. hafta maçımız saat 20:00'da başlayacak vemaçımız sadece bayan ve çocuk taraftarlara açık olacaktır..

23 Ağustos 2013 Cuma

FORMA REKLAMI


Adana Demirspor geçen yıl play off şampiyonu olup lige çıktıktan sonra uzun yıllar sonra tekrar forma reklamı için bir boya firması olan Riga Boya il-e anlaşmıştı...
(Play off maçlarında da göğüs reklamımız Adana büyük şehir belediyesiydi)
Geçen sezon yapılan sponsorluk anlaşması bir sezonluktu..
Bu sezon büyük ihtimalle bu firmayla tekrardan bir anlaşma sağlanmayacak...
Firma sahipleri yaptıkları yolsuzluklardan dolayı şuanda hapishanedeler...
Liglerde geçen hafta başladı ve hala formada reklam yok..
Peki formaya göğüs reklamı verecek başka bir kuruluş yok mudur Adana'da..
Vardır elbette..
Adana'da faaliyet gösteren bir çok firma var...
Bu firmaların çoğuda Adanalı işadamlarının firmaları  , bazıları da dışarıdan gelip Adana'da faaliyet gösteren firmalardır..
Liglerde takımların bir çoğunda forma reklamı varken Adana Demirspor'da maalesef ki yok..
Bu konuda şehirdeki insanlarda pasif burası bir gerçek...
Formaya raklam vermeleri halinde bir sezon boyunca TRT , gazete , dergi , afiş  , broşür ve daha bir sürü yerde  kendi tanıtımlarını yapmış olacaklar..
Bunun farkında mı değiller , yoksa reklamlarının yeterince oldugunu mu düşünüyorlar orası bilinmez..
AAncak dünyanın en büyük firmaları dahi futbol takımlarına sponsor olarak reklamlarının küresel pazarda çok başarılı bir şekilde yapılmasını sağlıyorlar..
Adana'daki yerel firmalarda forma reklamı sayesinde Türkiye çapında bir tanıtım fırsatına sahip olacaklar..
Milyonlarca Lira harcayıp ulaşamayacakları kitleye formaya reklam vererek ulaşabilirler...
Bunun farkına varsanız iyi olur...




TAKIMLARA MADDİ DESTEK


Spor Toto Süper Lig'de mücadeleden kulüpler 2012-2013 futbol sezonunda mağlup olduklarında 60 bin lira gelir elde ederken 2013-2014 sezonunda bu rakam 70 bin liraya yükseldi. Kulüpler geçtiğimiz sezon beraberlik başına 80 bin lira prim alırken, 2013-2014 futbol sezonunda bu rakam 10 bin lira artarak 90 bin liraya yükseldi. Yine 2012-2013 sezonunda Spor Toto Süper Lig'de boy gösteren takımlar galibiyet başına 100 bin lira alırken, 2013-2014 sezonu ile birlikte bu rakam 20 bin lira artarak 120 bin liraya yükseldi.

PTT Birinci lig'de mücadele eden kulüpler mağlubiyetleri halinde 30 bin lira elde ederken bu sezon 35 bin lirayı kasalarına koyacaklar. Kulüplerin beraberlik başına aldıkları 40 bin lira ise yeni sezonda 45 bin lira oldu. Ev sahibi takımlar geçtiğimiz yıl kendi sahalarında kazandıkları maç sonunda 50 bin lirayı hak ederken bu sezon bu rakam 55 bin lira oldu. PTT Birinci Lig'de mücadele eden kulüplerin geçen yıl deplasmanda galip geldikleri maç başına kasalarına 60 bin lira girerken bu sezon deplasman galibiyetlerine 65 bin lira ödenecek.


Spor Toto 2. Lig'de takımlar yine mağlubiyetleri halinde 30 bin lira kazanırken bu rakam yeni sezonda 35 bin liraya yükseltildi. Beraberlik başına kulüpler geçtiğimiz sezon 40 bin lira alırken bu sezon 45 bin lira elde edecekler. Ev sahibi takımların kendi sahalarında galip geldiklerinde aldıkları 50 bin lira bu sezon 55 bin liraya yükselirken, deplasman galibiyetlerinde de 60 bin liralık ödül 65 bin liraya yükseldi.


Spor Toto 3. Lig'de alınan mağlubiyetlere ödenen rakam geçtiğimiz sezon 30 bin lira iken bu sezon 35 bin lira oldu. Takımların aldıkları beraberliklere geçtiğimiz sezon 40 bin lira verilirken bu sezon kulüpler beraberlik başına 45 bin lirayı kasalarına koyacaklar. Ev sahibi takımların kendi sahalarında aldıkları galibiyetlere verilen rakam 50 bin liradan 55 bin liraya yükselirken deplasmanda kazanılan maç sonunda bu sezon kulüpler 65 bin lira elde edecekler.


Bölgesel Amatör Lig'de de mağlubiyete ödenen rakam bu sezon 30 bin liradan 35 bin liraya yükseltildi. Beraberliğe ödenen rakam yeni sezonda 45 bin lira olurken, ev sahibi takım kendi sahasında galip geldiği her maçta 55 bin lira, deplasmanda alınan galibiyette ise takımlar 65 bin lira elde edecekler. 

22 Ağustos 2013 Perşembe

MİLLETVEKİLİ İSTEDİ MAÇ CANLI YAYINLANACAK

Adana Demirspor Kulübü Basın Sözcüsü Yüksel Yavuz, CHP Adana Milletvekili Turgay Develi'nin Adana Demirspor maçlarının TRT'den canlı olarak yayınlanması için TRTGenel Müdürü İbrahim Şahin ile görüştüğünü söyledi.
http://www.haberler.com/adana-demirspor-un-balikesirspor-ve-bucaspor-4968570-haberi/

MİLLETVEKİLİ GÖRÜŞTÜ , 4. HAFTA BALIKESİR VE 6. HAFTADAKİ BUCASPOR MAÇLARIMIZ TRT TARAFINDAN CANLI YAYINLANACAK...
HER HAFTA MAÇLARIN YAYIN PROGRAMLARI HAFTA İÇİ YAYINLANIYOR..
VE O HAFTA HANGİ MAÇLAR CANLI YAYINLANACAK ÖĞRENİYORUZ..
BU HAFTA 2. HAFTA MAÇLARI YAYINLACAK..
BİZİM MAÇIMIZ İNTERNET ÜZERİNDEN YAYINLANACAK..

AMA BİZLER ŞİMDİDEN 4. VE 6. HAFTADAKİ MAÇLARIMIZIN KESİN OLARAK CANLI YAYINLANACAGINI GÖRÜYORUZ...
BURADA KENDİMİZİ DİĞER TAKIMLARIN YERİNE KOYALIM İSTERSENİZ..
EMPATİ ????
YA DA AYNI ŞEYİN BAŞKA VEKİL TARAFINDAN BAŞKA BİR ŞEHRE YAPILDIĞINI DÜŞÜNELİM..?

SEYİRCİSİZ OYNAMA CEZASI

Evet aslında maç seyircisiz değil , çünkü tribünlerde bayanlar ve çocuklar olacak..
Federasyonun uyguladığı bu yöntem aslında maçı izleyecek olan kişilere bir hakaret niteliğinde..
Seyircisiz oynatma cezası veripte bayanları tribünlere almak o insanlara yapılan çok büyük bir haksılıktır...
Bayan taraftarlar tribünlere her zaman gelsinler..
Her zaman stadyumda maç izlesinler..
Seyircisiz ama bayanlar gelebilir ,açıkça insan ayrımı yapılıyor bu uygulamayla..
Tribünlerde baş aktördür seyirciler kadınıyla erkeğiyle...
Hiç bir ayrım gözetmeksizin birbirini tanımayan insanların omuz omuza verip takımlarını destekleri yerdir.
Siz değersiz yöneticiler işin kolayına kaçıp yıllardır olay  çıkaran takımlara seyircisiz oynama  yada tarafsız sahada oynama cezası verdiniz...
Bunun dünya üzerinde çok farklı örnekleri var , yüksek miktarda para cezası vermek ya da takıma puan silme cezası vermek gibi...
Ama bizim ülkemizde ne  yazık ki bu konularda her zaman kolaya kaçılmıştır...
Tıpkı deplasman yasaklarında oldugu gibi..
Güvenliği saglamak yerine insanların seyahat haklarını ellerinden alırcasına  uydurma bir şekilde çıkartılan yasa ile deplasmanlarda maç izleme hakkımız ellerimizden alınmıştırr...
Sahaya bir tanesi kesici madde atar , takımın sahası en az 2 hafta kapanır...
Sorgusuz sualsiz , o maddenin orada olması yanlıştır , içeriye alınmasını sağlayan insanlarda bu hataya ortak olan insanlardır...
Kontrollerde başarısızlar demek ki , kulüplerinde yanlışları var girişlerde yeterli önlemi almadığı için onlarda hatalıdır...
Bir kişinin suçunu binlerce insan takımlarından ayrı kalarak çekiyor..
Sonrasında hafifletme adı altında toplumu kadın-erkek diye ikiye ayırmaya çalışan tezgah  üstü bir yasa getiriliyor..
Kadın-Erkek eşittir diye basbas bagırılan ülkemizde aslında bunun hiçte olmadığını futbolun bu tarafına bakarak gayet açık ve net bir şekilde görüyoruz.
Futbol Dünya üzerinde insanları birleştiren bir unsurken bizde maalesef gün geçtikçe daha da ayrıştırmaya yarayan bir olgu olmaya devam ediyor..
Bunu yapanlarda iş bilmez , toplumun halinden anlamaz işgüzar yöneticilerdir..

ALİ İSMAİL KORKMAZ'I ÖLDÜREN OROSPUÇOCUKLARI


Radikal Gazetesi'nin ulaştığı görüntülerde, Eskişehir'deki Gezi Parkı eylemleri sırasında vücuduna aldığı darbeler sonucu yaralanan ve beyin kanaması geçirerek hayatını kaybeden üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz'ı dövülme anı ortaya çıktı.

HEPİNİZ VİCDANSIZ BİR OROSPUÇOCUĞUSUNUZ...
ALİ İSMAİLİN ÖLMESİNİ ELLERİNİZ CEPLERİNİZDE NASIL DA BEKLİYORSUNUZ PİÇ KURULARI..
EĞER Kİ VARSA BU ÜLKEDE ADALET , HALA ÖLMEDİYSE YANİ , GÜÇLÜNÜN YANINDA DEĞİLSE KISACASI ,  BUNU YAPAN PİÇLERE EN AĞIR CEZALAR VERİLSİN..
VERİLEN CEZALAR ALİ İSMAİLİ GERİ GETİRMEYE ASLA YETMEYECEK BİLİYORUZ AMA 
BUNU YAPAN ŞEREFSİZLER ELLERİNİ KOLLARINI SALLAYARAK GEZMEMELERİ GEREKİYOR...
HEPİNİZİN ALLAH BELASINI VERSİN...
EN YAKIN ZAMANDA KARA TOPRAGA GİRERSİNİZ İNŞALLAH ŞEREFSİZ EVLATLARI...

ERCAN ALBAY ADANASPOR'DA


Ptt 1.Ligde ilk teknik direktör istifası henüz 1.haftada gerçekleşti..

Adanaspor'da Ekrem Al gitti ve yerine  Ercan Albay getirildi.

Daha önce çalıştırdığı Adanaspor'u şampiyon yapmıştı Ercan hoca..

En son şampiyonluğunu ise Adana Demirspor'yu çalıştırırken kazanmıştı...



21 Ağustos 2013 Çarşamba

Taşradan Futbol Hikâyeleri

 “Anılarımın taraftarıyım,” diyor Necdet Özkazancı: “Yalnızca falanca futbol takımının taraftarı değil, anılarımın taraftarıyım diyebilirim. Anılarının taraftarı olan birçok futbolsever gibi...” Taraftarlarının üstten bagajlı, burunlu otobüsler, minibüsler ve traktörlerle maça geldiği köy takımları etrafında dönen hikâyeler var bu kitapta. Angara’nın kenar mahallelerinin ve Polatlı’nın takımlarının sarmaladığı hayatlar var. Polatlıspor, Malıköy, Esentepespor, Gülverenspor, Kayaşspor, Altınokspor, Çalışkanlar Spor Kulübü ve diğerleri, karakter oyuncularından ibaret aslında. Mahalle aralarında kurulan “Ataryemez”-“Yeratamaz” familyasından takımların ruhunu yaşatan karakter oyuncuları… 
Başka karakter oyuncuları da var: Hayalî ve gerçek gol kralları, Gençlerbirliği ile Yaşlılarbirliği arasında tereddütte kalan küçük taraftarlar, ismini ilkokuldayken babasının “Oku, oku, oku!” diye baskı yapmasından alan amigo Ogu…
Hepsi, çamurlu sahaların eziyetli heyecanıyla ve futbol tutkusunun en naif haliyle beraber, Ankara taşrasının günlük hayat folklorunu da hikâye ediyorlar bize.
 
Necdet Özkazancı’nın anı öykülerinde futbol, yazlık sinemaları, eski Türk filmlerini, mahalle hayatını, çocukluk hayallerini kuşatan çok basit ve çok büyük bir oyun.

RABİA'YA CEZA VARİLECEK Mİ?




Fenerbahçeden Emre  , Bucaspordan Atilla Yıldırım , Rizespordan Sercan Kaya Mısır'daki katliamı protesto edip Rabia (4) işareti yaptılar..
Stadyumlaarda siyasi slogan (daha dogrusu gezi parkıyla alakalı olanları istemeyen hükümet) ve benzeri hareketleri istemeyen hükümet , bakalım bu siyasi icraatlara ceza verebilecek mi?
Haklarında soruşturma açılacak mı?

20 Ağustos 2013 Salı

ABDULLAH AVCI İSTİFA ETTİ


ŞAPKADAN TAVŞANI ÇIKARTAMADI...

Ptt 1. Lig 2. Hafta Canlı Yayınları

24 Ağustos Cumartesi
(15:55) Kahramanmaraşspor - Ankaraspor -TRT 1
(19:50) Karşıyaka - Adanaspor -TRT3Spor
(20:00) İstanbul Bşbspor - Bucaspor -TRT Web TV

25 Ağustos Pazar
(16:50) Tavşanlı Linyitspor - Samsunspor -TRT3-Spor
(19:50) Orduspor - Mersin İdman Yurdu -TRT3-Spor
(20:00) Fethiyespor - Balıkesirspor -TRT Web TV
(20:00) Denizlispor - 1461 Trabzon -TRT Web TV
(20:00) ADANA DEMİRSPOR - Gaziantep BEL.spor -TRT Web TV

26 Ağustos Pazartesi
(20:00) Manisaspor - Şanlıurfaspor -TRT 1


BİR ALİ CENGİZ OYUNUDUR DÖNMEYE DEVAM EDİYOR...
DEMİRSPOR'UN BU HAFTAKİ MAÇI DA İNTERNET ÜZERİNDEN YAYINLANACAK...
Geçen haftaki boluspor maçı da internetten yayınlanmıştı...
geçen yılın seyirci rekorunu elinde tutan takımımıza haksızlık yapılmaktadır..

19 Ağustos 2013 Pazartesi

HALK TV'DE TRİBÜN YASAKLARI KONUŞULDU


Halk Tv dün gece yine çok önemli bir program yaptı..
Bir nevi muhaliflerin sesi olmaya devam ediyor..
Gezi parkı olaylarından sonra Stadlara getirilen baskıcı ve taraftarları ezmeye yönelik yasaklar konuşuldu
Tribün gruplarının Dertlerini , tribünlere koyulan yasakları , e-bilet , deplasman yasakları dile getirildi.
Programa Şimşekler Grubu adına Ramazan Ölçer abimiz bağlandı...
Aşağıdaki linkten 36. dakikadan itibaren konuşmayı izleyebilirsiniz..



https://www.youtube.com/watch?v=E_zPOsQTMAo

LİGE KÖTÜ BAŞLADIK

Verilen ara bitti ve PTT HeyecanI tekrardan başladı..
Ve Uzun bir aradan sonra Adana Demirsporumuz sahaya indi...
Yenilenen kadro ve yeni bir hocayla birlikte yeni sezona girdik..
En sonda söyleyecegimi en başta söylüyorrum: Sezonun sonunda ilk 2'de olmak dileğiyle..
Dünkü Boluspor maçının 18 kişilik kadrosunda 11 yeni futbolcumuz vardı...
İlk maçta süper oyun ve süper futbol oynamayı kimse beklemiyordu...
Sezonun ilk maçına çıkıyorsanız maçın 3 ihtimali oldugunu aklınızdan çıkarmamalısınız..
Yenilenen kadro ve birbirini tanımaya çalışan oyunncularımız , istediklerinin bir kısmını yaptı diyebiliiriz...
İlk maçtan skora göre sallamak hiç olmaz , bu sahadaki insanlara saygısızlıktır...
İlk kez bir araya gelen bir futbolcular toplulugu var çünkü karşımızda..
Hazırlık maçlarının bile amacını kavrayamayan insanlar var..
Asıl amaç sahada istenilenleri sergilemektir  , alınan maglubiyet sorgulanmamalı..
Bu ilk maçta alınan skora  bakarak birşeyler söylemekte yanlış olur...
Şampiyonluğa oynayacak olan bu kadroya inanıyoruz..
Önümüzdeki maçlarda bu kayıpları telafi edceklerdir..



17 Ağustos 2013 Cumartesi

17 AĞUSTOS 1999 DEPREMİ

17 Ağustos depremi, tüm Marmara Bölgesi'nde, Ankara'dan İzmir'e kadar geniş bir alanda hissedildi. Resmi raporlara göre, 17.480 ölüm, 23.781 yaralı oldu. 505 kişi sakat kaldı. 285.211 konut, 42.902 işyeri hasar gördü.[4] Resmi olmayan bilgilere göre ise yaklaşık 50.000 ölüm, ağır-hafif 100.000'e yakın yaralı olmuştur. Ayrıca 133.683 çöken bina ile yaklaşık 600.000 kişiyi evsiz bırakmıştır. Yaklaşık 16 milyon insan, depremden değişik düzeylerde etkilenmiştir. Bu nedenle Türkiye'nin yakın tarihini derinden etkileyen en önemli olaylardan biridir. 

16 Ağustos 2013 Cuma

CİHAN KAYA HORTLADI MI ?

2013-2014 kadrosunda CİHAN kAYA diye birisi var..
Bu adam nerden hortladı...
Nereden çıktı ortaya...
resmini falan da bulamadım..
geçmişi var azıcık da olsa yaşı 22..
Burada bir gariplik var.

Mehmet Gökoğlu da Twitter'dan yazdı ..

Profesyonel yaptıkları oyuncuyu deneyeceklermiş...Ama Oyuncuyla 5 yıllık bir sözleşme imzalanmış..
Bu oyuncuyu hangi yönetici izledi ki gelecek vaad etmiş ve takıma almışlar..
Denenecek bir futbolcuyla 5 yıllık sözleşme imzalamak hangi mantığa sığıyor peki..
Ne varmış bu adamda var mı açıklayacak adam..

YENİ SEZON FORMALARIMIZ



Forma tasarımları istemişti yönetim kurulu taraftarlardan , bende buradan yapan arkadaşların formalarını yayınlamıştım..
Ama görüyoruz ki o formaların hiç birisi dikkate bile alınmamış...
üsteki formalar bu sezon için kullnılacak ama arma bu değil :

Aşagıdaki arma olmalıdır...